Cevap: Bilinçaltındaki bozuk olan algı modelini farkındalık düzeyine getirerek dönüştüren bir terapi metodudur.
Açıklama: Bozuk algı modeli ilkel beynin kendini koruma ve mevcut durumu sürdürmesi adına kendi gelişimine ket vuran bir tür yazılımdır. Bu yazılım Paradigma Metodu ile bilinçaltının derinliklerinden yüzeye çıkarılır ve daha sonra danışan hayatta ilerlemek için kendine izin vermeye başlar.
Cevap: Kör noktalarla yüzleşme sırasında danışan derin bir tür acı yaşamak yerine net bir farkındalık hali deneyimler ve sonrasında kendini güçlenmiş hisseder.
Açıklama: Danışanın zihnindeki labirentle ilgilenmek yerine ona iç dünyasında gerçekte takılı kaldığı noktayı göstermektedir. Bu nedenle kişi sağlıklı algı modelini derin düzeyde kabul eder ve olumlu anlamda bir çok açılım deneyimler.
Cevap: Öncelikle bozuk algı modelini yani bilinçaltındaki hatalı savunma mekanizmasını keşfederim, durumun kökenine indikten sonra yeni bir algı modelini bilinçaltına tanıtırım.
Cevap: Paradigma Metodu ile terapi yaparken her danışanın kendine ait bilinçaltı yapısı ile çalışırım. Bu nedenle başarı oranı yüzde yüzdür.
Cevap: Danışan algısını ve dolayısıyla hayatını gerçek anlamda değiştirmek istediği taktirde metodun işe yaramaması söz konusu olamaz. Kişinin mevcut algı modeli ile yüzleşmeye gönüllü olması yeterlidir.
Cevap: Danışan bana geldiğinde baştan böyle bir tespit yapma taraftarı değilim. Bunu sürece ve ihtiyaca göre danışanla birlikte belirleriz. Ama genel konuşmak gerekirse ilk seans sonrasında telefonda geri bildirim görüşmesi yaparım ve terapi sürecini ona göre belirlerim.
Cevap: Ne yazık ki bu mümkün ve doğru değil çünkü kişinin kendine engel olan yazılımı altta yatan duyguyla yüzleşmesine mani olur. Ayrıca terapi konusunda ciddi bir yetkinlik gerektirdiği ve hap bilgi tarzı bir uygulama olmadığı için kişi kendi kendine burada elde edeceği farkındalığı ve sonrasında gerçekleşecek olan dönüşümü sağlayamaz.
Cevap: Aldığım geri bildirimlere göre kişiler terapi öncesi yaşadıkları ve hapsoldukları bakış açısından özgürleşmiş hissediyorlar. Özetle sorun ilk başta algı düzeyinde sorun olmaktan çıkıyor ve sonrasında da bunun olumlu yansımalarını hayatlarının ilgili alanlarında görmeye başlıyorlar.