PARADİGMA : ALGI MODELİ

1

Aslına bakarsanız pozitif düşünce ekolünün çoğu zaman neden sonuç vermediği gerçeğini anlamak çok basit..

Kişisel Gelişim kitapları aracılığıyla sürekli pompalanan çekim yasası fenomeni yanlış anlaşılmış durumda. Ayrıca eksik..

Peki ne bakımdan yanlış anlaşılıyor? Evrenin bizim duygu ve düşüncelerimize bire bir yanıt verdiği varsayılsa da aslında Evren insanoğlunun bilinçaltı ile çalışır. Bilinçaltı dediğimiz kavram ise sanıldığından çok daha farklı işliyor Neden mi? Öncelikle bilinçaltı doğası gereği uçsuz bucaksız bir derinliğe ve katmanlara sahip aslında. Bilinçli zihnimizin çok ötesinde olasılık hesabı yapabilmekte kendisi. An ben an ve yaptığımız her seçimde biz her ne kadar bilinçli zihnin iradesine inansak da aslında bilinçaltı tarafından yönetilmekteyiz.

Nasıl mı? Az evvel bahsettiğim olasılık hesabı daima kendi güvende hissetmeye dayanır. Bu güvenin olmadığı her konudan bilinçaltı insanı korumaya çalışır. Ben bu duruma korku diyorum fakat zıddının cesaret olmadığı bir tür korku.. Ve tedavisi tamamen farkındalığa bağlı.

Bu noktada bilinçli zihin dediğim şeyle farkındalık arasında net bir ayrım olduğunu belirtmek isterim.

Çünkü farkındalık kişisel gelişim kitaplarında ve bir çok kişisel gelişim eğitiminde ağza sakız yapılması nedeniyle aşina olunan bir kavram olarak gözükse de, iş sanıldığı kadar basit değil.
Şimdi büyük ihtimalle farkındalığı tanımlamamı bekliyorsunuz fakat doğası gereği farkındalık düşünme eylemine ve dolayısıyla zihnin onu kutulara koymasına müsait değildir çünkü farkındalık bir tür gözlemdir ve gözlenen şeye yargı veya etiket koymaktan ibaret olan düşünce ve bunun ifade edilmesinden farklı bir olgudur.

Farkındalık ileri düzey meditasyon ile deneyimlenerek anlaşılabilir ve bu şekilde sahiplenilmesi gereken bir içe bakma sürecidir.

Kişisel Gelişim ekolünde ise yaşanan farkındalıklar size anlatılır, siz de onu sahip olduğunuz dosyalama sistemine dahil edersiniz. Bu şekilde ödünç alınmış herhangi başka bir kavramdan öteye gitmez “farkındalık” adı altında dosyaladığınız şey her ne ise.Bu durumda yaşamdan istediklerinizi almak konusunda bir tür bio-organik bilgisayar olan ve tahminin ötesinde derinliğe sahip bilinçaltı ile bağlantıya geçmek gerekir.

Paradigma Metodu ise tam olarak bu çalışmayı gerçekleştirmektir diyebiliriz.

İnsanoğlu ilkel beyninin güvende olma arzusu nedeniyle ve başka olasılıkları fark etmediği müddetçe istediklerine ulaşamaz çünkü bilinçaltı yazılımı her zaman öncelikle ona mevcut durumunu korumayı emreder.

Örneğin: aşka bile aşık halde gezinen bu hissine karşılık bulmak adına kendini mahveden bir şahıs, eğer çocukluk döneminden kaynaklanan, kollektif  bilinçaltında veya geçmiş tecrübelerinde aşkın acıttığı fikrini kabullenmiş ve hayatında aynı döneminde kariyerinde ilerlemeyi hedefliyorsa, şu tarz bir yazılıma sahip olabilir: “gerçekten aşık olursam tam istediğim karşılığı bulamayabilirim ve yıpranırım, şimdilik daha ön planda olması gereken kariyerime yaşadığım ruhsal çöküntü nedeni ile odaklanamam ve hayatım ciddi anlamda zorlaşır vs”.

Farkettiyseniz yukarıdaki yazılım ‘vs’ diyerek bitiyor. Çünkü Paradigma Metodunun olumlamalardan farkı bilinçaltının işleyiş mekanizmasını gerçekten tanımasından kaynaklanır ve bu durumda örnekteki kişinin yazılımının son noktasına gelmediğinin bilincindedir.

En derin düzeyde bulunan duyguya inilmedikçe bilinçaltı değişikliği kalıcı olmayacaktır. Bu duygu ise kişinin parasız kaldıktan sonra mevcut koşullarından daha kötü bir duruma düşme korkusudur.
Paradigma Metodu ile bu yazılım değiştirilebilir ve kişi ancak o zaman aşk’a izin verebilir. Kısacası aşk bu kişiye, sevmek güvenlidir veya kendimi sevgiye açıyorum gibi naif olumlamalarla asla gelmeyecektir çünkü sizin de gördüğünüz üzere kişinin olumsuz algı modeli çok kuvvetlidir. Paradigma Terapisi bu hatalı algı modelinin bulunması ve devre dışı bırakılması için danışana farkındalık kazandırır ve ona ayna tutar.

 

2

İnsan doğası ve bilinçaltı bio-organik bir bilgisayara benzer çünkü çocukluğundan beri gerçekliği algılayışı öznel yazılımlara yani koşullanmalara bağlıdır.

Gerçekliğin temeli insanoğlunun tanımlamalarına tabidir.

Kişi herhangi bir kavramı nasıl tanımladığını kendisi belirler. Buna örnek olarak: oluşturduğu algı modeli verilebilir. Mesela kişi fakirliğin bir erdem olduğunu düşünüyorsa gerçekliği buna göre şekillenecektir.Bu ise aslında bir düşünce değil, bilinçaltında bulunan ve kişi kendi tanımlamasını sorgulamadığı müddetçe onu sabote edecek bir algı modelidir.

Paradigma Metoduyla danışanın onu sabote eden ve yaşamadan istediklerine ket vuran her türlü bozuk algı modelini değiştirmek ve sonuçta kişinin yaşamını dönüştürmek mümkündür..

Bu yöntemin altında kişin bakış açısının gerçekliğini şekillendirdiği algısı yatar.
Bu kara kedi gördüğünde başına bir uğursuz durum gelmesine inanan veya inanmayan kişilerin deneyimleri kadar belirgindir.

Aslında insan sahip olduğu algı modelleri ile deneyimlerini kendisi yaratır.
Bilinçaltı inilen bir yaklaşımla danışanın hayatında onu neyin engellediği tespit edilir ve paradigması değiştirilir.

Bu şekilde danışan kendine farkında olmadan koyduğu kısıtlamayla yüzleşir ve sonra ondan özgürleştirilir. Büyük resimden bakınca aslında hayatında kendisini bunu bilinçdışı düzeyde istemediği müddetçe hiçbir koşulun kurbanı olmak zorunda olmadığını fark eder.
Kurban algı modelini aşmak ve kendi hayatının ustası olmak ise özenli bir çalışma gerektiren bir tür ‘yol’dur.

İnanç sistemleri kurban olma felsefesinden artı kazanç deneyimliyorsa, mesela acındırma duygusu uyandırarak yardım, ilgi ve şefkat görmek gibi.. kişi bu durumu sürdürmekte ısrarcı olabilir.

Bu şekilde kişi kendi hayatının kontrolünü suçladığı kişi ve olaylara vermiş olur. Buna kısacası gücü dışarı teslim etmek de denebilir. Yaşamda suçladığımız yani parmağınızın dışarıyı işaret ettiği her an kendimizde görmeye direndiğimiz bir şeyler var demektir.
Herkesin kendi doğasına göre yaşaması en doğrusudur. Tabii ki yaşam koşulları ve çevresel etkiler ile kabul görme arzusu kişi bazen özünden uzaklaştırabilir.

Her hastalığın kökeninde bir zihinsel faktör veya bozuk algı modeli kısacası yanlış yaşama biçimi vardır. Kendini olumsuz duygularla var eden insanlar bedenlerine ve organlarına zarar veren hormonlar salgılarlar ve böylelikle bu organlarda biriken zararlı beyin kimyasalları. hastalıklara neden olur. Kişi algı modelini değiştirdikçe daha sağlıklı bir yaşamın kapısını açar. Paradigma Metodu sadece kişiyi sağlıklı kılmakla kalmaz, yaşamın her alanında etkilidir.